2087 yılında, Antarktika’nın derinliklerinde gerçekleştirilen bir sondaj çalışması sırasında, devasa, organik ve bilinçli bir yapı keşfediliyor. Bu yapı, Evren’in organik geçitleri arasında yer alan Solucanlardan biri. İnsanlık, bu yapıyla ilk kez yüz yüze geliyor. Keşif için içeri giren bir ekip, zamanın ve fiziğin ne kadar karmaşık olabileceği bir evren katmanında kayboluyor. İçeride karşılaştıkları uygarlıklar, kaybolmuş insanlar ve derin kozmos sırları, dünyaya dönüş umutlarını ve insan olmanın anlamını sorgulamalarına neden olacak.
Yeni bir keşifle, Dünya’nın bilinmeyen fiziksel sınırları ortaya çıkıyor: Evren, katmanlı bir yapıya sahip ve bizim bildiğimiz “uzay” aslında sadece üst katmanlardan biri. Ancak daha da ilgi çekici olan, evrenin katmanlarını birbirine bağlayan devasa organik yapılar olan Solucanlar. Bu varlıklar, canlı ve zamanla mekânı sindiren bir yapıya sahip; her solucanın içi, tamamen farklı fiziksel yasalarla çalışan mini evrenlere açılıyor.
Bir grup bilim insanı ve tarihçi, bir solucanın içinde sıkışıp kalıyorlar ve burada zamanın farklı aktığı, ölümsüzlükle lanetin iç içe geçtiği gizemli bir uygarlıkla karşılaşıyorlar, her yıl orada 100 yıla denk gelen
